Guncelleme

Standard

Ask hikayesi gibi oldu bu blog isi. Iliskimize bir sene deneme suresi verdim. Turkiye’de yasayan insanlarin asi karsiti olmalarindan dolayi yasadiklari tedirginliklerinin beni atesledigini dusunuyorum bu kararda. Benim gibi sagikli yasam adina gunluk gazete okumalarindan, tv seyretmekten uzak duran bir insanin asi konusuna geri donmesi cok da akil kari degil aslinda ama demek ki zaman bu zaman.

Bu blogu acarken tek hayalim insanlara bir kapi acmakti. Kapiyi acayim, baksinlar, kafalarina, kalplerine soru isareti koyabileyim. Giderlerken bu blogdan, iclerinde arastirma hevesi olsun, niyeti olsun.

Hayalim gercek oldu sanirim. Simdi bu hayalimi gerceklestirenlere tesekkur amaciyla biraz daha ciddiye almaya karar verdim blogu. Cunku ben onemsemesem de pek cok kisi icin cok onemli kararlari vermelerinde acilan bir kapi olmus, farkina varmamisim.

Aklimda bir iki proje var. Elimden geldigince bunlari yerine getirmeye calisacagim. Simdiden soylemek istemiyorum ki olmazsa yanlis anlasilmalara neden olmasin :)Ama olursa herkesin, daha derin bir guvenle danistigi bir site olacagindan eminim.

Yine de iki yildir samimiyetime inanip, tecrubelerimi paylastiginiz icin tesekkur ederim.
Blogun ismi http://www.asihakkinda.com olarak degisti. Lutfen sayfalarinizda yeni adresi guncelleyiniz.

Sevgilerimle, saglikli gunler dilerim.

Pap Smear Test , Gardasil

Standard

 

Bazilarinizin bildigi gibi Kanada’da yasamaktayim. Buranin saglik sistemi hakkinda cok sikayetler olsa da medeni ulkeler listesinde ust siralarda oldugundan suphesi yok kimsenin. 

Gecenlerde bir postun yorum kisminda da bahsettigim bir konuyu ve yeni bir gelismeyi aktarmak istedim. 

Gecen sene yorgunluk sikayetiyle doktora gittigimde butun degerlerim normal cikinca, D vitamin seviyemi olcturmek istedim. Burda saglik sistemi ucretsiz. Yani B12’me ucretsiz baktilar, demirime ve diger butun degerlere. Sira D vitaminine gelince doktor bunun ucretli oldugunu soyledi. 40$ civari bir ucret odeyerek yaptirdim ve D vitaminimin degerlerin cok cok altinda oldugunu ogrendim. Simdi burdan ne oluyor diye merak edebilirsiniz. Bildigimiz pek cok hastaligin olusumunda 5 onemli madde varsa, bunlardan biri D vitamini. Yani o kadar onemli bir deger insan sagliginda. Ve saglik sisteminin hastaliginiza care aradigi sirada, ilk once bu degerin olculmesi ve de yuksek tutmaya ozen gosterilmesini beklersiniz. Sagduyulu insan hareketi budur. Ancak konu sagduyu degil, konu dolarlardir. 

Eger D vitamininiz dusukse, bir hastaliga yakalandiysaniz, D vitaminizi yukseltmek cok para etmez cunku 3-4 dolardir. Oysa ya diger ilaclar? Bugune kadar 40-50 dolarin altinda ilac fiyati gormedim. Allahtan sigortamiz var da 3-5 dolar odeyip kurtuluyoruz. 

Neyse nereye gittigimi gordugunuzu umuyorum. 

Gelelim diger ornege. Bu sitede cokca Gardasil vakasindan bahsedildi. Gardasil asisinin zararlari anlatildi. Basit her yil yapilacak pap smear testiyle rahimagzi kanserinin ciddi zararlarindan korunabilmek gibi bir secenegimiz oldugunu ogrendik. Rahimagzi asisinin her HPV virusu icin gecerli olmadigini, haliyle anlamli olmadigini anladik. Oysa gunluk yasamimizda neler oluyor bakalim. Ben her zamanki gibi yillik pap smear testimi olmaya gittim gecen ay. Randevumu aldim, doktorun ofisine gittim, iceri alindim, hazirlandim, doktoru bekledim. Doktor iceri gulumseyerek girdi, merhabalastiktan sonra, neden geldin diye sordu. Oysa ben kadin dogumcularin ofislerindeki o yatagin uzerinde yari ciplak beklemekteydim. Pap smear ?? Ohh dedi, artik hukumet pap smear testi yaptirdiginda saglikli ciktiysa, sonraki 3 sene pap smear testi yaptirmani istemiyormus. ??? 3 yil 

Evet yanlis duymadiniz. Kollarimizi acip her yil asilari oldugunuzda hukumetin gulen yuzu ve her yil kansere yenilmemek icin yaptigin teste “hmm gerekli degil” cevabi.

Bence iki ornek cok iyi anlatiyor nerede oldugumuzu. Burasi Kanada. Durum oralarda nasil bilemiyorum. Ben sistemin parcasi olmamayi sectim, kucuk hastaliklarimla ya evde oturuyorum, ya da Naturapathlara gidiyorum. Bedenimi hukumetlerin para kazanma politikalari icin kullandirtmayacagim…

Haa ehliyetime ve saglik kartima yazdirdim, olunce her parcami kullanabilirsiniz, diye. Kimi canli, kimi cansiz kobay bu devirde… 

Tetanoz

Standard

Asena‘ya ne kadar tesekkur etsek az 🙂

 

ANTİFOSFOLİPİD ANTİKOR SENDROMU

Fosfolipid: İnsan vücudunun yapıtaşlarından; hücre zarını oluşturan doğal bir madde. Ancak bağışıklık
sistemi tarafından yabancı bir enfektöz ajan olarak algılanarak antikorlarla yok edilmeye çalışılıyor
(otoimmünite).

Antifosfolipid Senremu (APS) olarak adlandırılan bu yeni otoimmün hastalık çoğunlukla genç
kadınlarda görülüyor. Sendromlularda vücudun ürettiği anormal antifosfolipid antikorları dolayısıyla
tekrarlı düşüklere ve hamilelikte komplikasyonlara yol açan sendromun genel özellikleri şunlar:

− kadınlarda erkeklere oranla 5 kat daha fazla görülüyor

− teşhis genellikle 30 – 40 yaşlar arasında, çoklu düşüklerden sonra alınıyor

− anneden çocuğa geçmiyor

− vücudun her yerini etkileyebilen bir hastalık ancak daha çok kalp krizi ve cenin ölümüne yol
açıyor.

− Yeni nesil aşı adjuvanları ile daha da yaygınlaşacağı düşünülüyor.

BELİRTİLERİ:

-Körlük

− Kardiyovasküler belirtileri:

* Derin damar trombozu (pıhtı oluşumu)

* Flebit (toplardamar iltihabı)

* Trombositopeni (kanda trombosit sayısının kanamaya uzanmak üzere ileri derecede azalışı)

* Ateroskleroz (damar sertleşmesi)

* Pulmoner emboli (vücudun herhangi bir yerinde oluşan pıhtının koparak toplardamar yoluyla
akciğerlere gitmesi)

* Kalp kapakçığı anomalileri

* Kalp krizi / inme

− Başağrıları ve migrenler

− Düşükler

− Nörolojik Bozukluklar:

* Epilepsi

* Kore (vücutta görülen istem dışı hareketler)

* Transvers miyelit (omuriliği iltihabı)

* Multipl skleroz

* Dikkati toplama, kavrama, anlama, değerlendirme gibi zihinsel işlevlerde bozukluk

− Cilt hastalıkları; düzensiz lekeler şeklinde renk değişimi gösterme, ülserler, nekroz (dokunun
belli bir bölümünün herhangi bir sebeple canlılığını kaybetmesi; doku ölümü)

APS yerine bazen yanlışlıkla kişiye bir başka aşı kaynaklı hastalık olan “Lupus Eritematozus”
(otoimmün kökenli bağ dokusu hastalığı) teşhisi koyulabiliyor.

APS ve AŞILAR

-Bir çalışmada tetanoz aşısındaki antijende, insan vücudunun hemen her yerinde bulunan beta-2-
glikoprotein’le neredeyse birebir aynı parçaçıklar bulunduğu gösterilmiş. Antijen epitopunun vücudun
herhangi bir bölümüyle aynı olması demek, buna karşı üretilecek yok edici antikorların aynı zamanda
vücudun kendi dokularına da saldırıya geçmesine neden olmak demektir.

-Bugün artık aşılarda rekombine DNA teknolojisi ile üretilen yeni nesil adjuvanlar ağırlık kazanmış
durumda. Çok güvenli oldukları için kullanıldıkları öne sürülen bu adjuvan materyalinin güvenilirlik
kıstası da bizzat materyalin insan vücudundakiyle yakınlığı, benzerliği! Aynı şeyin aşılardaki skualen
için de söylenmiş olduğunu, bir lipid olduğu için son derece güvenlidir denilmesine rağmen bugün grip
aşılarında kullanılan skalen yüzünden çocuklarda narkolepsi (patolojik uyku hali) görülmekte olduğunu
biliyoruz. Skualen bir lipid, aşılarda kullanılan OMV’ler ise fosfolipid ve insan dokusuyla aynı.

Bu felaket reçetesi adjuvan sadece tetanoz aşısıyla sınırlı değil, diğer pekçok aşı da üretim aşamasında.
Ruhsat almış aşılardan biri de bilindiği gibi GSK’in Cerverix adlı HPV aşısı.

APS’li kişilerde fosfolipid antikorları yanlışlıkla gözlere, kalp-damar sistemine, beyne, sinirlere, cilde,
üreme sistemine yani vücudun her yerine saldırabiliyor. Vücutta oluşturulan bu kendi kendini yok etme
sistemi aşı teknolojisi ile sağlanıyor. Doğru dürüst test bile edilmeden güvenli olduğu kabul edilen bu
teknolojiler yüzünden bugün artık dünyaya gelen her yeni neslin bir öncekine göre daha sağlıksız ve
yaşam kalitesinin daha düşük olduğunu görüyoruz.

Konuyla ilgili daha ayrıntılı okuma yapmak için haberin alındığı orijinal metin altında verilen
kaynaçkadan yararlanabilirsiniz. http://gaia-health.com/gaia-blog/2013-01-29/tetanus-vaccine-causes-
new-disease-new-vaccines-worse/

Dilekce

Standard

Yorumlari gozden gecirirken “Hakkimda” postuna Eren A. tarafindan yapilan yorumun icinde, kendisinin kullandigi dilekce ornegini yeniden gordum. Bu dilekce pekcoklariniz tarafindan ornek olarak kullanilabilir diye bir ayri post acmakta fayda var diye dusundum. Eren’e bir kez daha burdan tesekkur etmek istiyorum. 

Herkese saglikli gunler dilerim, 

 

Dilekçe Örneği;

18,03,2012

……………… AİLE SAĞLIĞI MERKEZİ’NE
. ………..

…………………….TC kimlik no’lu …./…../2012 doğumlu …………. …………’nin ailesi olarak “ aşılar içeriğindeki, zararlı etkileri bilinen ve çocuğumuz üzerinde ileride ne gibi sağlık, genetik problemlerin oluşturabileceği öngörülemeyen maddelerden, yan etkilerinden ve araştırmalarımızdan öngördüğümüz kuvvetli şüphelerden dolayı” çocuğumuza aşı takibi ve aşı uygulaması yapılmasını istemiyoruz.
Gereğinin yapılması konusunda yardımlarınızı arz ederiz.

Annesi Babası

Adres;
…………………..

Telefon;
…………………..

Otizm ve Aşı

Standard

Sevgili Asena‘ya asagidaki calisma icin cok tesekkur ediyorum.

Yeni MIT/Phynet Araştırması Otizm ve Aşılar Arasında Bağlantı Olduğunu Gösteriyor

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ve Internal Medicine Group Practice (Phynet) bilimadamlarınca Amerika’daki Aşı İstenmeyen Etki Bildirim Sistemi (VAERS) kayıtlarında yapılan inceleme sonucu, ampirik verilerin otizm belirtilerinin alüminyum ve asetaminofen (parasetamol) maruzatıyla ilişkisini teyit ettiği görüldü..
Çalışmanın özetinde araştırmacılar, otizm vakalarında görülen ciddi artışta çevresel faktörlerin payı olduğuna dair şüphelerin giderek yoğunlaştığını belirtiyor. CDC’ye bağlı Aşı İstenmeyen Etki Bildirim Sistemi (VAERS) veritabanındaki sözcük frekansı örüntüsünü inceleyen uzmanlar, elde ettikleri sonuçların otizmle aşılarda kullanılan alüminyumun bağlantılı olduğu yönünde güçlü kanıtlar ortaya koyduğunu belirtiyor. Alüminyumun insan fizyolojisine etkisi üzerine yapılmış literatür taramasının da bu ilişkiyi destekleyecek diğer bir kanıt türü olduğunu bildiren bilimadamları, VAERS sisteminde “otizm” bildirimlerinin, bir taraftan aşılarda cıva kullanımının aşamalı olarak sonlandırılması kararı alınırken diğer taraftan aşı içeriğindeki alüminyum miktarının arttırılmaya başlandığı yıllarda sürekli bir artış eğilimi gösterdiğini belirtiyor.

2000 yılından itibaren aşı sonrası istenmeyen etki bildirimlerinde önemli oranda artış gösteren selülit, havale, depresyon, halsizlik, ağrı ve ölüm gibi belirtilerin aynı zamanda alüminyum içeren aşılarla da ilişkilendirildiğini belirten uzmanlar, otizm teşhisi alan çocukların metabolizmalarındaki serum sülfat ve glütasyon eksikliğinden dolayı alüminyum ve cıva gibi toksik metallerden çok daha fazla zarar görmüş olduklarını öne sürüyor.

Çalışmalarında otizm ve KKK (kızamık-kabakulak-kızamıkçık) aşısı arasında da güçlü bir korelasyon saptayan bilimadamları, bunun kısmen de olsa çocuklarda aşı öncesi veya sonrasında ateşi kontrol altına almakta kullanılan asetaminofene [Parasetamol, Tylenol] karşı oluşan ve giderek kuvvetlenen hassasiyetle açıklanabileceğini söylüyor.

Kaynak:

New MIT/Phynet Research – Links Autism To Vaccines


Daha detayli bilgi icin asagidaki pdf’i inceleyebilirsiniz.
entropy-14-02227-v2

Novartis grip asisi alarmi

Standard

Aşağıdaki 2012 Ekim tarihli habere göre İtalya’da Novartis tarafından üretilen grip aşısı içinde “küçük partiküller” bulunmasının ardından aşı Almanya ve İtalya’da geri çekildi.

Yazıda verilen diğer ilginç bilgiler:

-Daha önce de Baxter’ın H1N1 domuz gribi aşısına “yanlışlıkla” kuş gribi virüsü karışmıştı,
-Merck’ün Gardasil (rahim ağzı/serviks kanseri) aşısında önlemeye çalıştığı HPV virüsünün DNA parçacıkları saptandı,
-Gardasil’in içeriğindeki maddelerin 2 kadında ‘beyin-kan-bariyeri’ni aşması sonucu beyin iltihabı ve ölümcül otoimmün tepki oluştuğu belirlendi,
-Merck’ün Rotateq (rotavirüsü) aşısında 2 farklı domuz virüsü bulunmakta,
-GSK’nın Rotarix (rotavirüsü) aşısında 1 domuz virüsü mevcut.

“Aşı karşıtları” aşılar güvenli değil dediğinde kastedilenlerin bir bölümü bu tip rutin(!) kontaminasyonlardır. Herhangi bir medikal uygulama halka mecburi tutuyorlarsa, yetkililerin bu uygulamaların mümkün olan en yüksek derecede güvenliğini sağlaması gerekmektedir.

Kaynak: http://www.greatergoodmovie.org/news-views/novartis-flu-vaccines-recalled-in-europe/

Haberi hazirlayan sevgili Asena‘ya cok tesekkurler
Guncelleme: Asi Kanada’da geri cekildi!

Rahim Ağzı Kanseri ve HPV Aşısı Hakkındaki 30 Gerçek

Standard

Asagidaki metin sevgili Asena tarafindan hazirlandi.

Ülkemizde de 2007 yılından beri kullanılmakta olan ve ilk kanser aşısı olarak lanse edilen HPV aşısı hakkında pek bilinmeyen gerçekleri Nörocerrah Dr. Russell L. Blaylock ile 2012 yılının Ağustos ayında yapılan söyleşiden aktaralım.

İşte ‘human papillomavirus’ (HPV) ve aşısı hakkındaki gerçekler:

1. HPV kendi başına serviks (rahim ağzı) kanserine yol açmaz. Bilimsel veriler kanserin oluşması için birden fazla virüsle aynı anda enfeksiyon veya çeşitli virüs/bakteri kombinasyonlarının mevcut olması gerektiğini göstermektedir; örneğin Epstein Bar virüsü, HIV ve Chlamydia gibi virüslerin HPV’ye eşlik etmesi gerekir.

2. Doğum kontrol hapı ve diğer hormon ilaçlarının kullanımı HPV riskini yükseltir.

3. HPV aşısının rahim ağzı kanserini önlediği kanıtlanmış değildir, buna dair elde hiçbir bilimsel veri yoktur.

4. HPV denilen virüsün 100’ün üzerinde suşu (tipi) bulunmaktadır ve bunların yalnız 15 tanesi rahim ağzı kanserine yol açar.

5. HPV aşılarında ise sadece iki ila dört suş kullanılmaktadır; yani tehlikeli suşların üçte ikisine karşı kişiler korumasız durumdadır. Bu durumda aşı olunsa dahi rutin rahim ağzı kanseri tetkiklerinin yaptırılması gerekmektedir.

6. Aşı yapılarak kanser vakası sayısında bir değişiklik veya azalma sağlanamaz. Yapılan bilimsel çalışmalar, insan bağışıklık sisteminin aşı suşlarına karşı direnç geliştirdiğini, böylelikle diğer suşların daha baskın hale gelmesine yol açtığını göstermektedir.

7. CDC (Centres for Disease Control) websitesinde, bağışıklık sistemimizin %90 oranla HPV’yi vücuttan iki sene içinde temizlediği, hatta virüsten ilk sene içinde kurtulma oranının %70 olduğu belirtilmektedir; ve bu durum aşısız gelişmektedir.

8. Rahim ağzı kanseri riskini arttırdığı kanıtlanmış bağlantıların başında sigara kullanımı gelmektedir. Sigara içen kadınlarda daha sonra serviks kanserine çevirecek kanser öncülü lezyonlar 2.3 kat daha fazla görülür.

9. İşin anahtarı beslenmedir. Kötü beslenme riski artırırken, yüksek oranda B12 ve folik asit içeren bir diyet HPV enfeksiyonları ve rahim ağzı kanseri riskini %79 azaltır. Rahim ağzı kanserine karşı diğer güçlü inhibitörler arasında C vitamini, zerdeçal, kuersetin ve diğer flavonoidler bulunmaktadır.

10. Çeşitli gıda kombinasyonlarının HPV’ye karşı herhangi bir aşıdan çok daha etkili olduğu kanıtlanmıştır.

11. Yapılan pazarlama girişimlerindeki bilgilerin hepsi yanlıştır. Bu zamanımızın en geniş kapsamlı ve en zararlı tıbbi aldatmacalarından biridir.

12. Resmi kaynaklara göre aşıya bağlı 100 ölüm, kalıcı şekilde sakatlanan da 500 kişi bulunmaktadır [sadece ABD’de 2007 yılından itibaren yaşanan resmi ölüm ve sakatlık istatistikleridir].

13. Bu rakamlar gönüllülük esasına göre çalışan raporlama sistemine bildirilenlerdir ve sisteme gerçekte görülen vakaların yalnızca %2 ila %10’u yansımaktadır. Vakaların büyük çoğunluğu bildirilmemektedir. Yani, en muhafazakar tahminle 5,000 genç kız ve kadın aşıdan zarar görmüştür.

14. Rahim ağzı kanseri Amerika’da en az görülen kanser türlerinden biridir; senede bildirilen vaka sayısı 12,000, ölüm sayısı ise 4,000’dir.
[Türkiye için Sağlık Bakanlığı’nın 2007 tarihli açıklaması ise şu şekildedir: “Türkiye’de her yıl 1360 kadın serviks kanserine yakalanıyor bunların 600’ü hayatını kaybediyor.”]

15. Aşı sonrası ağır komplikasyon yaşayan genç kız ve kadınların sayısı, kanserden ölenlerinkiyle aynı, hatta üzerindedir.

16. Aşının yan etkilerinden bazıları şunlardır: Multiple sclerosis, ansefalit (beyin iltihabı), körlük, kalp zarı iltihabı, koma ve ölüm.

17. Merck firmasının HPV aşısı Gardasil, “fast track” denilen bir yöntemle zamanından önce onay alarak piyasaya sürülmüştür. Bu yasalara aykırıdır. FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) kurallarına göre piyasaya çıkacak yeni aşılar için test ve bekleme süresi 4 yıldır. Gardasil’in ise geliştirilip FDA onayıyla piyasaya sürülmesi sadece 6 ay sürmüştür.

18. Teksas valisi Rick Perry, HPV için inkübasyon (kuluçka) süresi ortalama 20 yıl, HPV’den muzdarip kadınların medyan yaşı da 48 olmasına rağmen 2007 yılında eyalette 6. sınıfa geçmiş [11-12 yaşındaki] tüm kızları [anne-babanın onayı alınmaksızın] aşıyı olmaya zorlamıştır. Bunu, eyalet meclisinin itirazlarını hiçe sayarak emretmiştir.

19. İnsanlar aşıyı olmaya mecbur olduklarını zannetmiş, ancak emir yasal bir karar olmadığı için bu da yanlış çıkmıştır.

20. Perry, aşı üreticisi firmadan yüklü miktarda bağış almıştır.

21. Perry’nin eski genel sekreteri, 2009 yılında Gardasil’in üreticisi Merck’ün maaşlı bir çalışanı olarak lobicilik faaliyetlerine başlamış ve böylelikle bu ilaç ve ecza devi ile senatörün bağlantısı ortaya çıkmış ve tabii aşıyı halka neden zorla vermeye çalıştığı anlaşılmıştır.

22. Teksas Eyalet Meclisi, halktan gelen büyük tepki neticesinde Perry’nin her genç kızın aşılamasını şart koşan idari emrini fesh etmiştir. Ancak Perry’nin emri emsal oluşturmuş, diğer eyaletler de benzer idari emirler ile aşıyı zorunlu hale getirmeye başlamıştır.

23. Sadece Pap smear testi ile, rahim ağzı kanseri %80’in üzerinde oranlarda önlenebilmektedir. Her yıl olacağınız pap smear testi rahim ağzı kanseri olma riskinizi yüzde .002’ye düşürür.

24. HPV aşıları, yan etkileri saklanmak suretiyle insanların ‘aydınlatılmış onam’ hakları çiğnenerek milyonlarca kişiye kanunsuz bir şekilde uygulanmıştır.

25. İnsanların bilmediği şey, hasta haklarını korumak amacıyla yürürlükte olan Aydınlatılmış Onam (Rıza) yasaları olduğudur. [Bu durum Türkiye için de aynen geçerlidir.] Bu şekilde, aşıdan zarar görmüş insanlara hukuki strateji geliştirme imkanı sağlanmaktadır.

26. Aşı üreticileri, doktorların aşıya bağlı riskleri hastalarıyla paylaşmasını istemez, çünkü bu şekilde insanların aşıyı olmama gibi bir hakları olduğunun ortaya çıkmasından korkar. Aşıya bağlı komplikasyonların hastalarla paylaşılması aşı olma oranlarını düşürecektir, öyleyse anlatılmamalıdır anlayışı çeşitli tıp dergilerinde yayımlanmış makalelerde açıkça yer almaktadır. Her halükarda, doktorların aşı risklerini kişiye açıklamaması yasadışı bir durumdur.

27. FDA websitesine göre Gardasil milyonlarca çocuk, ergen ve yetişkine zorla dayatılmadan önce sadece ve sadece 21,000 genç kız ve kadın üzerinde test edilmiştir.

28. FDA sitesinde aşının erkek popülasyon üzerinde test edilmiş olduğuna dair bir bilgi olmamasına rağmen CDC aşıyı tüm ergen erkek çocuklar ve 21 yaşından itibaren tüm yetişkin erkekler için de tavsiye etmektedir.

29. Aydınlatılmış Onam yasaları aşının koruyuculuğuna dair soruları da kapsar. Yani, aşının taşıdığı risklerin yanısıra doktorunuzdan aşının ne derece işe yaradığını öğrenmeye ve aşıyı olmaya neden rıza göstermenizi istediğini sormaya ve cevabını almaya hakkınız var.

30. Aşı üreticileri [ABD’de] aşılarına bağlı komplikasyonlar nedeniyle kendilerine doğrudan dava açamamanız için eyalet meclislerinden yasa çıkartmış olsalar da, size aşıyı tek kurtuluş yöntemi olarak tanıtıp da zararsızdır, yan etkisi yoktur diyen hekimi, “aydınlatılmış rıza” yasalarını çiğnemekten ötürü dava edebilirsiniz.

İşte ilaç ve ecza sanayisinin güdümündeki tıp dünyasının, olmayan bir salgın, yani HPV salgını için önlem olarak 9 yaşından itibaren tüm genç kız ve erkeklerin(!) aşılanmasını öngördükleri rahim ağzı kanseri ile ilgili uygulanan devlet ve şirket karlılık siyasetinden örnekler gördünüz.

Herhangi bir ecza ürününü kullanmadan önce sağlığınıza sahip çıkmalı, hakimiyetinizi ecza sanayinin elinden almalısınız. İlaç veya aşıda kullanılan maddeleri ve yan etkilerini şahsen araştırın. Doktorunuzun bilgiyi nereden aldığına bakın; ilaç ve ecza sanayisi ürünlerinin promosyonu için para alan mesleki birliklerden mi, doğrudan ilaç sanayisinden mi yoksa Türkiye’de çokça atıfta bulunulan ve politika belirlenirken başvurulan Amerikan CDC, FDA ve AAP (American Academy of Pediatrics) gibi kurumlardan mı?

Aşağıdaki bölümler Türkiye’de basına yansımış HPV aşısı ile ilgili çeşitli uzman görüşleridir.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Tugan Beşe [2007 yılı yorumları]:

“Aşının herhangi bir yan etkisi yoktur”,

“Aşı 9-10 yaş grubu itibari ile yapılmaya başlanabilir. Ne kadar erken yaşta yapılırsa koruma oranı o kadar artar. Ancak, ileri yaşlarda da koruma amaçlı aşı yapılmasında herhangi bir sakınca bulunmuyor. Rahim ağzı kanserine karşı kadınların yanı sıra erkeklerin de aşılanması gerekiyor, çünkü bu virüs kadınlara hava yolu ile bulaşmıyor, erkekler ile cinsel ilişki sonrasında bulaşıyor veya tam tersi oluyor.”

Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanı Dr. Murat Tuncer [2007 yılı yorumları]: “Serviks kanseri Türkiye’de öncelikli bir problem değil, ayrıca aşının maliyet-etkinlik analizi negatif yönde.”;

“Serviks tarama programına giren hiçbir kadın bu kanserden ölmemiştir ve HPV alan kadınların yüzde 75 ile yüzde 98’i kanser olmaz.”

“Buna kanser aşısı demek doğru değil, bu ilaç firmalarının pompaladığı bir politikadır, şu anda etkinliği yüzde yüz kanıtlanmış değil sadece 5 yıl için etkinliği bildirilmiş. 5 yıl sonra ne olacak, tekrar yapılacak mı kesin belli değil.”

“Ama Türkiye’de [HPV aşısının] ne kadar koruduğuna yönelik bir çalışma yok, belki de hiç korumuyor, bilmiyoruz.”

Türk Jinekoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Tıraş [2007 yılı yorumları]:

“Şu anki bilimsel verilere göre aşı rahim ağzı kanserinden yüzde yüz koruyor. Bu yeni bir aşı, çıkar çıkmaz herkese ödenmesi mümkün olmayabilir ama ileride maliyet ucuzlarsa ödeme yapılır. Hepatit veya kızamıkçık da uzun süre ödenmedi ama artık ödeniyor, bu da zamanla zorunlu aşı kapsamına girecektir.”

4 Ocak 2012 tarihli Sabah gazetesi haberine göre ise:

“Kanada’da bulunan İngiliz Kolombiya Üniversitesi’nden iki araştırmacı, hükümetlerin rahim ağzı kanseri aşısının zararsız olduğuna yönelik tavsiyelerini eleştirdiler. Araştırmacılara göre yüz dolayındaki vakanın incelenmesi sonucu rahim ağzı kanseri aşısının bazı ciddi yan etkileri ortaya çıktı. Bu aşı kasılma, uyuşma, felç, adale ve iç organların çalışmalarında aksama, omurilik iltihabı, yüz felci, hatta ölümlere bile yol açabiliyor. . . . En ciddi iddialardan biri ise rahim ağzı kanserinin görülme hızını artırması oldu.”

Prof. Dr. Sezai Şahmay (Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı):

“Bu aşı bir pazarlama yöntemi başarısıdır.” . . . “Kansere yol açan HPV virüsünü kadınların yüzde 90’ı geçirir ve kendiliğinden bağışıklık da kazanırlar. Ancak bu lezyon yüzde 3’ünde rahim ağzı kanserine yol açar ki bu grubu zaten simir testi ile yakalamak mümkündür.” . . . “Ben ailemden kimseye bu aşıyı yaptırmam, hiçbir hastama da önermem. Yan etkileri kullanıldıkça gündeme daha fazla gelecektir. Akıllı ve dikkatli olmak lazım ucu açık ve karanlık bir aşıdır.”

Prof. Dr. Bülent Berkarda (Onkolog): “Bu kanser değil bir virüs aşısıdır, yan etkilerinin çıkması mümkündür bu nedenle riskli kişilere yapılması diğerlerinin daha uzun süreli etkilerini beklemeleri doğrudur.”

Prof. Dr. Aykan Canberk (Farmakolog): “Her kadın rahim ağzı kanseri olacak diye bir şey yok. Herkesin yaptırmasına da gerek yok. Riskli olmayan veya annesinde, ailesinde böyle bir öykü bulunmayanların yaptırmaması lazım. Riskli vakaların da yaptırdıktan sonra yakın takip altında bulunması lazım. Özellikle beyinde sorun çıkarabilir. Alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Ateş yapabilir. Her aşıda gördüğümüz beklenmeyen etkiler bu aşıda da ortaya çıkabilir. Grip aşısı dahil tüm aşıların potansiyel öldürücü etkileri söz konusudur. Bu olasılık 10 binde bir de olsa bu durumun göz önünde tutulması gerekir.”

Bu durumda karar sizin; sağlık sizin sağlığınız …

Yararlanılan Kaynaklar:

Video, “Dr. Russell Blaylock exposes Gardasil, HPV vaccine fraud” (http://tv.naturalnews.com/v.asp?v=4D703FEAA094BED0DB02BEDC4507765C)

NTVMSNBC Haber, “Rahim ağzı kanseri aşısı Türkiye’de” (http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/404564.asp)

Sabah Gazetesi, “HPV aşısı tartışması” (http://www.sabah.com.tr/Yasam/2012/01/04/hpv-asisi-tartismasi)

Guncelleme

Standard

 

Bloga yeni yazi yayinlayamayacagim kararimdan sonra hakli olarak pek cok arastirmaci arkadas karsit fikir one surdu. Cunku gercekten insanlarin turkce kaynaga ihtiyaci vardi dogru karara varabilmeleri icin. Ama ayni zamanda ben kendimi de dusunmek zorundaydim. Dolayisiyla arkadaslara bu blogu kullanmalari konusunu dusunmelerini istedim. 

Bu acik bir yazidir. Bu blog madem pek cok insana bilgi goturdu ve insanlar bunu talep ediyorlar, bu konuda gonullu arkadaslar bloga yazi yayinlamaya devam edebilirler. Paylasacak haberiniz varsa lutfen iletisime geciniz.  

Bu dunya hepimizin, bu cocuklar hepimizin. 

Sevgiler,

Basliksiz

Standard

Dun bir video seyrettim. Zaten hastaliklarin zihinsel nedenlere bagli olduguna inanan bir insan oldugum icin, video beni yine temelden durttu. Burda bir sayfa acmisim, asinin vucudumuza olan zararlari konusunda dili turkce olanlari uyarmaya calisiyorum. Oysa ben asiyi hayatimdan cikarali nerdeyse 4 sene oldu. Ama hala ben asi makalesi okuyorum. Hala bilgisayarimin bir tarafi ilerde cevrilmeyi bekleyen onlarca negatif makale ile dolu. Hala bu blogun draft kisminda bekleyen yarisi turkcelesmis onlarca negatif haber var. Bunlari insanlara bir faydam dokunsun diye yaptim hep. Ama dunku videodan sonra buna inanmiyorum. Zaten gel gitler yasadigim bir konuydu ama bu son durak oldu. (Gelgitler yasama nedenim surekli negatif haberler ileten kisi olmak. ASILAR ZARARLIDIR. Bu konuda gelip gittigim bir yer yoktur!)

Biz saglikli besleniyoruz. Simdilerde cok guzel insanlarin destegiyle gunluk diyetimize su kefiri, sut kefiri, fermante sebzelerde girmis bulunuyor. Saglikli yasamayi sectik. Saglikli seyleri bedenimize sokmayi. Ilerde hasta olursam ya diye yanimizda ilac tasimadik. Asiyi da ayni sebepten olmuyoruz. Bu blogda sizi kendi arastirmaniza itecek yeterince bilgi var. Ustume duseni yaptigima inaniyorum. Daha fazlasini baska gonullu arkadaslara birakiyorum. Ben bilgisayarimi bu olumsuz bilgilerden arindirmaya gidiyorum 🙂

Herkese saglik dolu gunler dilerim 🙂
Sevgiler, saygilar

NTV habere HaberTurk cevabi

Standard

NTV nin rahimagzi kanseri icin hazirlanmis aşısıyla ilgili haberini yayinlarken esimle konusuyorduk. Nasil boyle yanlis haberi utanmadan yapabiliyorlar diye. Nasil ortada bilimsel kanit yokken ve en yuksek oranlarda yan etkileri olan bir asiyken bunlari boyle ulu orta ileri geri konusabiliyorlar diye. Bu doktoru uyaran biri cikar mi acaba diye soru sormustum. Olmuş. Buyrun tiklayin asagida:

 

http://www.haberturk.com/haber/haber/700791-rahim-agzi-kanseri-asisinda-oyuna-gelmeyelim